14 Haziran 2010 Pazartesi

Oldu Mu Şimdi?




Bütün olay bu arkadaşa bağlı sanırım. Bert van Marwijk'ın başı çok ağrıyacak gibi Arjen Robben gelene kadar. Sneijder, İnter'de alıştığı gibi sağından solundan destek alamıyor, ileride her an her şeyi yapabilecek bir Milito-Eto'o ikilisi yok...

Hazır forvete dönmüşken söylemek lazım, van Persie, nen var kuzum? halihazırda kendine gelmiş değil Robin, burası bariz. Özellikle 2. yarıda, golden sonra Danimarka defansının yaptığı inanılmaz hata sonrasında yakaladığı pozisyonu harcamasından belli oldu hazır olmadığı. Arsenal'daki bildiğimiz van Persie olsa tavana çakardı o topu.

Bir parantez de Elia ve van der Wiel'e açmak lazım bence. Gregory van der Wiel sayesinde hala neden ve ne şekilde kadroda olduğunu anlayamadığım Khalid Boulahrouz'dan kurtuldu Hollanda. Kaldı ki, hem hızlı, hem teknik, hem de defansif özellikleri çok iyi olan bir oyuncu van der Wiel. Hani bizim güzel medyamız "amaan be, Hollanda'da babam da oynar, başka yerde aynı performansı gösteremez" diyor ya Eredivisie oyuncuları için, çok güzel cevap oldu bence van der Wiel'in bugünkü performansı. Diğer yandan, Eljero Elia, ki 2. golü ona değil de Kuyt'a yazmak ayıptır, oyuna girdikten sonra hakikaten nefis oynadı. Acaba fazla etkili olamayan van der Vaart ve van Persie ikilisi, 2. maçta yerlerini Robben ve Elia'ya bıraksalar nasıl olur?



Diğer yanda, Danimarka'nın bence Cezayir'den, Avustralya'dan ya da ne bileyim diğer sıkıcı ve basiretsiz takımlardan hiçbir farkı yok gibi. Orta alanda baskı yapmaya çalışıp top kazanıyorlar, belki pozisyon vermiyorlar fazla ama, hakikaten hiçbir hücum seçeneği yok bu adamların. Sanırım hücum oyuncusu üretimi Rommedahl ve Gronkjaer sonrası durdu.

Tek amaçları Nicklas Bendtner'e (ki her zaman söylerim, kendisi kütüktür tam manasıyla) top şişirmek, ondan sonra da sağ, sol ya da ortadan birilerini araya sokmak... Belki biraz da yan top. Bu takım nasıl, hangi şekilde gol atacak, gruptan nasıl çıkacak, kesinlikle sormak lazım Morten Olsen'e. Gerçi adamın elindeki tek yedek hücum oyuncusunun Tomasson olduğunu düşünürsek, o da ne yapsın ama değil mi?

Hollanda birçok kişinin olduğu gibi, benim de favorimdi. Aşırı formda 2 yıldız, Robben ve Sneijder, 2 genç yıldız adayı Elia ve van der Wiel, hani o klasik "abilik" görevi için van Bommel ve van Bronckhorst... Keşke van Nistelrooy da olsaydı ya, neyse hadi. Ama gördüğüm kadarıyla favori olmaktan çok uzak Hollanda. Hele Almanya'yı gördükten sonra, hele İspanya'nın neler yapabileceğini düşündükten sonra, sanırım Hollanda'ya Robben gerekecek acilen.

Almanya - Avusturalya



Dün akşamki maçı biraz geç izlemeye başladığım için ilk iki golü kaçırdım; değerlendirmemi 32. dakikadan itibaren yapacağımdan bazı noktaların eksik kalmış olması kuvvetle muhtemeldir. Ancak tabii ki Fifa'nın sitesinde özetlerin yayınlandığını ve bu özeti izlediğimi de belirteyim.

ALMANYA

Dünkü maçta sürpriz yapmayan Almanya, Avusturalya'nın üzerinden panzer gibi geçti. "Ballack'ı aratmayacağım" diye bağıran Mesut Özil, oyunu çok iyi sürükledi. Podolski, Müller ve Klose de bu oyuna biraz ayak uydurunca Avusturalya daha fazla dayanamadı ve çöktü.

Almanya savunmada son derece iyiydi, Avusturalya'nın cılız ataklarından sürpriz doğmasına izin vermedi; hele ki kaleci Neuer maçın önceden belli olan seyrinin birden değişebileceği bir pozisyonda Almanya için çalan tehlike çanlarını maçın sonuna kadar susturdu.

Almanya için söyleyeceğimiz birşey yok, kadrosu Dünya Kupası finaline yürüyebilmesi için yeterli görünüyor. Şu an favori gösterilenlerden biraz daha eksik bir kadro olabilir; ama kesinlikle onları yenmek için de yeterli olacaktır.

AVUSTURALYA

Güçlü rakibi karşısında varlık gösteremeyen kangurular, Tim Cahill'i de tartışılır bir şekilde kaybedince maçtan koptu. Gana'nın da Sırbistan gibi bir rakibe karşı sergilediği oyun Avusturalya'nın işinin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.

Harry Kewell, Mark Viduka, Mark Bresciano gibi silahların yerini doldurabilmiş değiller. Sadece Culina, Emerton ve Cahill Almanya'yla boy ölçüşebilecek teknik kapasiteye sahipti; bu silahlar da Almanya'nın güçlü savunması karşısında etkisiz kalınca Avusturalya için mağlubiyet kaçınılmaz oldu.

Aslında savunma olarak çok da kötü değiller; Lucas Neill ve Craig Moore uyumlu bir ikili oluşturmuş. Fakat takımda genel anlamda baş gösteren "Organize olamama, pres yapamama" sorunu Avusturalya'nın mağlubiyetine zemin hazırladı. Dünkü görüntü, Socceroo'ların gruptan sonuncu çıkmamasını sürpriz kılar; ama burası Dünya Kupası, sürprizlere her zaman hazırlıklı olmak gerek.