Herhalde 2008 Avrupa Şampiyonası'nın bitişinden sonra tüm dünyanın heyecanla beklemeye başladığı 2010 Dünya Kupası bugün ev sahibinin yaptığı açılışla başlamış bulunuyor. Açıkçası A Grubu'nda turnuvanın favorilerinden herhangi birinin olduğunu düşünmüyordum, bugünkü maçlar da iyi mücadele örnekleri sergilenmesine rağmen yaratıcılık bakımından sınıfta kalınca düşüncelerimde haklı olduğum izlenimini verdi.
FRANSA
Raymond Domenech'in 2006 Dünya Kupası'nda yaptıkları ve 2008 Avrupa Şampiyonası'nda yapamadıkları göz önünde bulundurulduğunda bugün gruptan çıkması, epey zorlu mücadeleler sonunda, mümkün göründüğü halde mütakip turlarda haşat edilmesi kuvvetle muhtemel bir takım izlenimi veriyordu.
Zidane'dan sonra, yetenekli oyuncu boşluğunu genç isimlerle doldursa da bir türlü oyunu okuyacak ve yaratıcılığıyla maçı tamamen değiştirebilecek oyuncuları takım kimyasına yediremediler. Bugün de gördük ki Gourcuff, Ribery, Anelka ve Govou'nun; Abou Diaby ve Toulalan ile beslenen hücum hattı vasat mücadele eden savunmalara karşı dahi zorlanacak.
Kulübeden gelecek desteğin de pek yeterli olacağını söylemek mümkün değil; yaşını almış bir Henry, çabukluğu boş alanlarda etkili olan Valbuena, kapalı savunmalar karşısında fazla etkili olamayan Gignac ve Cisse de aranan kan olmaktan şu anlık uzak görünüyor. Sadece Florent Malouda'nın atletik yapısı oyunu rakibe yıkmak konusunda etkin olabilir.
Şunu da söylemek gerek: Bu takım o kadar da kötü değil aslında, öncelikle Toulalan, Gallas gibi iki mücadeleci kurt, Diaby, Sagna ve Abidal gibi fiziksel mücadeleyi çok iyi sergileyen beklerin desteğine sahip, öte yandan hızlı tren gibi git-gel seferlerine çıkan Patrice Evra da takım için önemli bir koz. Fransa elindeki yetenekleri verimli kullanabilecek bir teknik adama sahip değil ve Uruguay maçı da bunu gösterdi.
URUGUAY
Fransa'nın başına iş açacaklarından emin gibiydim, çünkü geride Lugano ve Godin'in çıkışlarıyla başlayan, genelde uzun pas olarak kullanılan topları çok iyi kontrol eden Diego Forlan ve son vuruşlarda rüştünü ispatlamış Luis Suarez ikilisinin Fransa'ya sıkıntı vereceğini düşünüyordum.
Ancak Lodeiro'nun oyuna geç dahil olması ve soyunma odasına da erken gitmesi, maç boyunca savunma ile orta saha arasındaki bağlantıyı kuramayan bir Uruguay izlememize sebep oldu. Diego Forlan'ın çabası ise bu kopukluktan ötürü hedefini bulamayan fakat iyi düşünülmüş ara paslar ile son buldu. Burada Fransa'nın geri dörtlüsünün ve ön liberolarının sertlik dozajı arada haddini aşsa da genelde Forlan ve Suarez'i ofsayt tuzağına düşüren akılcı oyununun da altını çizmemiz gerekiyor.
Her ne kadar maçın adamı Diego Forlan olsa da bence bu maçta üç Diego arasından öne çıkanı Godin oldu, Lugano ile oluşturdukları ikilinin ne kadar önemli bir parçası olduğunu kanıtlar nitelikteydi. Pozisyonları engelleyip Uruguay atağına dönüştürmekte faydalıydı. Orta sahada Arevalo'nun kritik müdahaleleri oldu, Victorino ve Maximiliano Perreira savunma görevinde Fransız oyuncuların bireysel yeteneklerini kanatlara taşımalarına pek izin vermediler. Diğer Perreira olan Alvaro ise adaşı Recoba'yı arattı, Sagna'nın oyunu altında ezildi.
Uruguay elinde yetenekli oyuncuları olan bir ekip, ancak güçlü diyebileceğimiz savunma yönü maalesef orta sahanın hücumdaki dağınık ve az adamla seyreden yapısından ötürü gölgeleniyor. Kısacası Uruguay'ın da bu turnuvada sürprizlere imza atabileceği ihtimaline ben pek pay vermiyorum.
12 Haziran 2010 Cumartesi
Uruguay - Fransa
Yazar yusufevrimkilic Zaman: 00:00
Subscribe to:
Kayıt Yorumları (Atom)
0 Comments:
Post a Comment