23 Ocak 2010 Cumartesi

Ferrera'nın B Planı Yok!


Şimdi, insan ilk yazısında haklı çıkınca, lüzumsuz bir gaz kaplıyor içini. Rezeneyle geçecek gibi değil hani. Çok değil, sezon başında yeni bir başlangıç yaptı Ciro Ferrara...Belki de bugün bitecek onun dönemi, bilemeyiz. Gel gör ki, toparlanmaya yüz tutmuş bir Juventus'u Ranieri'nin elinden alan Blanc haksız çıktı işte. Asıl söylenmesi gereken bu.

Laurent Blanc havası yakalamaya çalıştı hem Jean-Claude Blanc, hem de Ferrara. Siz de görmüşsünüzdür, dağınık saçlar, gözlük ve atkı kombinasyonu kariyerini benzetemedi Blanc'a maalesef...
İngiliz spiker abimiz şöyle dedi kendisi için "even rocky can't stand up after those punches. board is going to show him the door."(raki bile bu kadar darbeden sonra ayakta kalamaz, şutlanması yakındır)
Dedik ya, b planı yok, belki de bir dükkan açıp kitap satar. Tam sahaf tipi var abimizde...
That was a good life Ciro!

Barça yine atıyor gollerini..!!


Bu geceki maçı izlemeyi çok isterdim ama malum şuanki hava şartları ve özellikle de yaşadığım bölgedeki yoğun kar yağışı nedeniyle bu maçı izleyemedim. Evet bunu yaptım, utanmadan da söylüyorum; çünkü o yokuştan kaymak bana maçtan daha çok cazip geldi ve bir seferlik barcelonaya ihanet ettim.. Ama bence değdi..=)

Biraz da skora göre yorum yapıyım..21. ve 22. dakikalarda art arda gelen gollerle Barca öne geçti. Golleri Xavi ve D.Alves attı. Tahminimce Xavi yine bildiğimiz o şık hareketlerini yaparak sonucu golle bitirdi ve Daniel Alves ise sağ taraftan güzel bir füzeyle ağları havalandırdı. 56. dakikada ise yıldızımız,gözbebeğimiz Messi Barca nın 3. golünü kaydetti. Bu gol hakkında yorum yapmayacağım çünkü Messi'nin ne yapacağı belli olmuyor. =) Gollü ve zevkli bir mücadele olduğunu düşünüyorum ama yazı resmi için İbo'ya nispet edercesine onun fotoğrafını seçtim..Hani daha iyi oynayıp gol atıcaktın İbo?? Öyle göğüse almakla olmuyor bu işler..(en sevdiğim futbolcudur kendisi,ondandır böyle sataşmalarım.)

Van Gaal'in Karizması


Helal olsun ne diyeyim...Sen git liderin neredeyse 10 puan arkasına düş, Toni'den cacık olmaz de onu küstür, Klose hiç ortalarda gözükmesin, Ribery desen ayrı bi' dünyaya yelken açsın, şampiyonlar liginde rezil ol, koskoca alman panzerinin solunu Max Strüber'lere Badstuber'lere emanet et...Sonra? Sonra git Delle Alpi'de ortalığı dağıt, ligde 19 maçta toplamda 39'a ulaş, en son Werder Bremen'i deplasmanda yık, maç fazlasıyla lider ol...

HOCAM; BÜYÜKSÜN!
Kendisi bugün 3. golden sonra yine ufak çapta bir uçuş yapmıştır. Yine de bay karizmadır...

Juventus-Roma

Serie A'nın kabul haftası desek yeridir. "Ha siz şimdi kabul haftası mı var, kabul gününü devşirme" diyebilirsiniz, kabul ederim. Ancak, bu kadar şık derbilerin olması, bu derbilerin puan durumu konusunda nükleer önem taşıması gibi durumlar, hafta sonunu nefis bir hale getiriyor, orası kesin.

Aslında haftanın maçı, şüphesiz İnter-Milan maçı, ancak gelin görün ki, birçok kişi Juventus-Roma maçına daha dikkatli gözlerle bakacak. Birçok nedeni var tabii ki bunun. 1. neden Bay Ferrara...
"Büyük kaptaan oleey" tezahüratlarıyla göreve geldiğinde, hatta nefis transferler sonrası sezona iyi başladığında, kimse durumun bir kabusa dönüşebileceğini hesaplamamıştı. Ama oldu. Ciro Ferrara, "eski kaptanı gepisgenç haliyle takımın başına getirmek" modasına uyan başkan Jean-Claude Blanc'ın ona olan güvenini suistimal etmeye başladı. Bre kardeşim, hadi kulübe acımıyorsun, o dağ başındaki stada, seni desteklemeyen gelen adamlara da mı acımadın hiç? Biraz yüzsüzlüğe vurduğu kesin. Çok ağır oldu gibi oldu, farkındayım, ancak şu durumda, Del Piero'ya Anorthosis'in Temur Kestbaia'ya verdiği görev olan "Teknik Direktör-Futbolcu" görevini verseler, hakikaten daha hayırlı olabilir her şey. Mağlubiyetler sorun değil de, oyun çok fena (sıcaklık-nem dengesi).
Ciro Ferrara'yı bir kenara bırakırsak dahi Juventus'un elle tutulacak hiçbir yanı kalmadı gerçekten. Gezginimiz Grosso, Maldini'ye özenen Cannavaro, sakatlıklardan bir türlü kurtulamayan Poulsen ve Trezeguet (ben artık ciddi ciddi bir kulüp doktorluğu mafyası olduğunu düşünmekteyim...bkz: Juve, Galatasaray), bir türlü istenen forma ulaşamayan Diego, yeni Del Piero denen ama bir türlü çubuklu formayı sırtına adam gibi geçiremeyen bıdık Giovinco...Nerden baksan elinde kalıyor Juventus. Sanki burda da Roma'nın elinden kurtulamayacak gibi.
Kilit adam falan yok sana Juve, ya herro ya merro!
Juve'yi ters çevirin...Ne çıktı? Roma. Evet, hakikaten böyle. Sezon başı korkunç başlayan, ardından nefis bir teknik direktör değişikliği ile Claudio Ranieri'yi başa getiren bir Roma var karşımızda.
Claudio Ranieri geldikten sonra biraz değişik bir tabirle "çıldıran" Roma, inanılmaz bir form tutturdu. Bu formu Totti sakat iken yakaladı diye düşünürsek, Totti'nin hazır olmasıyla Roma'nın nerelere çıkarbileceğini düşünmek, taraftarlarını heyecanlandırıyor şüphesiz. Şampiyonluk zamanlarındaki takıma benzer bir takım kuruldu sanki Roma'da. Bilmem bana katılır mısınız? Sanki öldürücü üçlü Totti-Montella-Delvecchio üçlüsü Totti-Vucinic-Toni üçlüsüyle yakalanacak gibi tekrar.
Toni'nin erken ısınması, Vucinic'in form tutması ve Ranieri'nin takımını kurmasıyla birlikte, Roma daha daha çıkışa, ve hatta uçuşa geçecek gibi duruyor gözüme.
Roma'da Totti'nin sahada olması bekleniyor, dolayısıyla az önce bahsettiğimiz üçlü ilk kez sahne alacak gibi. Çözüm belli, Totti ara pası atar, Vucinic ortalar Toni atar gibi duruyor. Göreceğiz bakalım.
Ciro bey maçtan önce "valla kulübüm bana güveniyor, bu skorlar hep basının uydurması" diye saçmalasa da, buradan çıkaracakları bir beraberlik bile, şutlanmasını sağlayabilir.
Ranieri ise " Bi arkadaş bu maça üst oynamış, kazanırsa yarısını bana vericek, bol gollü bir galibiyet bekliyorum" şeklinde konuşmuş durumda. Ne diyelim, göreceğiz bakalım.

Önemli Notlar;
  • Totti kadroda.(daha önemli ne olsun di mi ama?)
  • Roma'da önemli eksik yok.
  • Roma son 10 maçında 7 galibiyet, 3 beraberlik aldı.
  • Takım dehşet biçimde formda.
  • Juve'de İaquinta, Cacares, Trezeguet, Giovinco, Poulsen, Marrone ve Grygera sakat.
  • Son 12 maçında 6 galibiyet 6 mağlubiyetleri var.
  • Son 5 maçta 3 puan toplayabildiler.
  • İki takım arasındaki son 4 maçta Roma'nın galibiyeti yok.
  • Roma Juve'yi son 12 maçta 1 kez yenebildi.
Juventus adına her şey rezalet ve Roma adına her şey bu kadar mükemmelken, sizce sürpriz olabilir mi?

EK:MAÇTA JUVENTUS TARAFTARININ BAŞINA TAŞ YAĞABİLİR, KÜME DÜŞTÜKTEN SONRAKİ EN KÖTÜ GÜNLERİNİ YAŞAYAN KULÜBÜN TARAFTARLARI LÜTFEN TEDBİRLİ GİTSİNLER STADA

La Liga

Blog hayatımdaki ilk yazıma, bence dünyanın en eğlenceli ve kaliteli ligi olan İspanya Ligi(La Liga)'ne küçük bir inceleme yaparak başlayacağım için çok mutluyum. Ne kadar yazının başlangıcı edebiyat gibi de olsa bunu ilk yazının heyecanına verin. Ama artık "joga bonito" demenin zamanı..!

İspanya Ligi'nde 1-2 haftadır sürekli takip ettiğim bir futbolcu vardı. Real Madrid'de aradığını bulamamıştı ve başka takımlara gitmesi gündemdeydi. Asıl beni ilgilendiren kısım ise bu ismin Galatasaray'a gelebilecek olmasıydı. Sevgili yazarımız szanoanla da günlerce sabahlara kadar transfer haberini bekleyip durduk ama bu transfer gerçekleşmedi. Ve öğrendim ki bence İbo'dan sonra en iyi forvet olan Ruud Van Nistelrooy, HSV Hamburg yollarındaymış. Son zamanlardaki en üzücü futbol haberi benim için.Kendisine başarılar diliyorum..
Şimdi de bu haftaki maçlara dönecek olursak, bu akşamki en önemli karşılaşma,saat 21.00 da başlayacak olan Valladolid-Barcelona. Yine keyifli ve bol gollü bir maç olacak ümidiyle maç saatini bekliyorum. Barcelona'nın golcü, kareteci forveti İbrahimovic, bu hafta verdiği röportajda ex-takımını özlediğini ama şuan Barcelona'da çok mutlu olduğunu söyledi. Aynı zamanda daha iyi olması gerektiğinin farkındaymış. Bu da futbolseverler için iyi bir haber.Yakında daha şık goller izleyeceğiz sevgili İbo'dan..

İnter-Milan? (hızlı okuyunca soru gibi olan başlık)

İnsan blogu açtığında ertesi gün İnter-Milan maçı varsa, başka bir şey yazmamalı bence. Gerçi bir yandan da şık oldu, konu direk karşımda işte.

Ne yazsam ne yazsam diye düşünedurayım, dün heyecanla aldığım cipsin biranın yareni bana göz kırpmakta. E mecbur artık, ilk yazım olacaksın bre!
Maçların tarihine falan girmenin alemi yok, bu maçın önemi aşikar. İhtiyar heyetimiz Milan, artık toparlandı şüphesiz. Bundaki en büyük etken, tabii ki Borriello'nun nefis formu ve yine tabii ki Roni'nin geri dönüşü.
Adam Barça yıllarına döndü be! Peheey...Tepki biraz büyükçe oldu, farkındayım da, bilmiyorum Siena maçını izlediniz mi? 3. goldeki füze çok şeye gebe, haberiniz ola.
Borriello'ya da ayrı bir paragraf ayırmak lazım bence. Adam gitti geldi, arada gol kralı falan oldu, yine ilk 11'e girmeyi başardı hani. Kolay değil Huntelaar'ı takımdan kesmek, Hem de Klaas bey Catania deplasmanında 89-90'da iki tane sallayarak (sallama çok ayıp oldu ama nefis gollerdi be) galibiyeti getirdikten sonra...Zor iş.
Burada bir durup, hepimizin yakışıklısı David Beckham'a da bir göz atmak lazım. Bre adam, bi yaşlan, bi yavşa da "para bok oğlum ne koşucam lan" diye tepkini koy. Git bi iki Hollywood filminde oyna. Yok ama, "ben frikik atayım, it gibi koşayım, hala daha "sırf adı var" desinler, daha da bi hırslanayım" düşüncesinde. Helal be abi, ne diyeyim...
Neyse, Milan'da olay, Roni ve Borriello'nu, en büyük bela Pato yokken, işleri tıkırında götürmesinde gibi.
İnter'de ise Mourinho balı devam etmekte. Kör topal bi' şekilde, son dakika golleri falan, gidiyor yine İnter. Ne yalan söyleyeyim, 2-1'lik Juve maçından beri bir tuhaf İnter. Hele o Massimo Maccarone'ye yazık olan 4-3'lük Siena maçı yok mu...Piuu. Walter Samuel'in 90'daki golünden sonra "haaayyyıııır" diye bağırasım gelmişti odada...Da bağırmadım tabi. E sonra bir de Bari maçında saçmasapan bir 2-0'dan 2-2 hikayesi falan. Bence buraya kadar. Ailemizin delisi, sevimli psikopatımız Balotelli bey çılgın atmazsa, İnter için zor maç olacağa benziyor. Tabi yine Mourinho balını da es geçmemek lazım.İnter için kilit adam, bana göre Balotelli.

Her ne kadar Leonardo yaptığı açıklamalarda "camia olarak hedefe kitlendik, burası İntere mezar ola...haftaya bizim maç var lan burda, ağır konuşmayım" dese de, son zamanlarda takımı toparlasa da, İnter maçında alacağı bir mağlubiyetle "yeteeer leonardoo" sesleri yükselebilir.

Mourinho ise daha rahat. En kötü ihtimalle 3 puana inecek fark. Biraz daha tolere edilebilir yenilgi onun açısından.
Ayrıca Jose efendi, "oğlum şimdi Giuseppe Meazza'da mı oynuyoruuz yoksa San Siro'da mı, onlar da burayı kullanıyo, e niye bizi yazıyolar kendi sahamızda" diye sorarak hala daha olayı anlamadığını belirtmeye çalıştı maç öncesinde.

Önemli notlar:
  • İnter'de Chivu, Muntari, Motta ve "the 35 yarder" stankovic'in sakatlıkları sürmekte. Ki ortasahanın bu adamlar olmadan "ne kadar" idare edebildiğini be gördük. Anın oğlu (an insanı, anı yaşayan) Esteban ne derece idare edecek göreceğiz. Beşiktaş'ın Ernst'i gibi maç sonunda 2 kilo vermiş olabilir yarın akşam. Ayrıca Eto'o'nun da Angola'da olduğunu, söylemekte fayda var.
  • Milan'da Pato yok.
  • Milan son 3 maçını kazanırken, İnter son 5 maçında yenilmedi.
  • İki takımın son 4 maçında İnter kazandı.

Eveet efenim, tüm bu bilgiler ışığında bir yorum yapmak gerekirse; DERBY DELLA MADONNİNA'da hiçbir şey belli olmaz, öyle atmosferde ben oynasam fark etmez...Kimin kazanacağı? O hiç belli olmaz...Yarın saat 21.45'te ekranın karşısında olacağız.

Merhaba

Dedik ki, futbol için bir sürü blog var, kim niye okusun bizi...Değil mi ama?

Kim niye okusun...Üzerinde biraz düşününce, saçma geldi sonradan. Zira bizim de söyleyeceklerimiz var, okunası olsun ya da olmasın.
Maksat, çocuklar eğlensin, eğlenirken öğrensin değil tabi. Maksat, ortak aşk futbolu, futbola olan aşkımızı bi' yerlere kazımak.
Bu blogda biraz haber, biraz geyik, biraz fikir bulacaksınız...Ve tabii ki daha çok futbolu. "E bunları her blogda buluyoruz zaten" dediğinizi duyar gibiyiz. Dedik ya, ortak aşk futbol, başka ne olabilir ki?
...Top oyunda kalsın, futbol hiç kesilmesin...