25 Nisan 2010 Pazar

"Elin İngilizi Acımıyor, Bulduğunu Atıyor..."(Sinan Engin)

Resimde havaya attığı kupayı kazandırması hedefiyle getirildi Carlo Ancelotti Chelsea'nin başına. Chelsea her kuşu sevdi, geriye yalnızca Şampiyonlar Ligi kaldı.

Lakin yazmaktaki amacım farklı bu yazıyı. İngiltere Premier Ligi'nde 36 maçta 93 gol atan bir takımdan bahsediyoruz burada. Sezon içindeki maçların 3'ünde 7 gol (ki birisi Aston Villa'ya karşıdır), 2'sinde de 5 gol atan, Premier Lig'de Eredivisie tadı yakalamış bir takım şu anda Chelsea.
Ancelotti'nin tek şanssızlığı, olaylı olarak ayrıldığı eski takımına karşı ayrı bir hırsla İnter'i hazırlayan Mou'nun çok çok erken şekilde karşısına çıkmasıydı Şampiyonlar Ligi'nde. Ha tabi bir de Ajax'ın gol performansının onları geride bırakması tabii...

Özledim!

En son ne zaman "diee beeesteen!" tüyleri diken diken ederken, Sami Yen çimlerine takımlar pankart ellerinde çıktılar? Hatırlayan var mı?
Ben grup kuraları çekilirken televizyon karşısında nefes almayı unutmayı, içinde kağıt olan masa tenisi topumsu şeyde yazan takımı deli gibi merak etmeyi, Şampiyonlar Ligi maçlarını, daha grup kuraları çekildiğinde kafamda oynayarak Galatasaray'ı 2. olacak şekilde gruptan çıkarmayı, İçerde Bilbao ile oynayacağımız maç için okuldan gelip yatıp uyuyup, babam tarafından kaldırılmayı, Türkiye Ligi maçlarına hazırlık maçı gibi bakarak, salı ya da çarşamba oynanacak maçı bütün hafta beklemeyi ÖZLEDİM!
Hala umut var, evet. Belki çok ütopik, belki çok akıl dışı ama, Şampiyonlar Ligi umudu hala var... En azından bende... Peki ya siz? Siz özlemediniz mi?