18 Haziran 2010 Cuma

Memleketimden Futbol Manzaraları (1)

E... Malum dünya kupası şu an futbol gündeminin en büyük işgalcisi, orada yaşanan, yaşanması gereken veya yaşanması muhtemel herşey üstünde bu turnuvaya katılabilmiş, katılamamış her ülkenin yorumcusu kendi futbol görüşü dahilinde konuşuyor, anlatıyor. Fakat son zamanlarda ülkemizin futbol gündeminde o kadar çok olay birikti ki bunları konuşmak da gerekiyor.



Mustafa Denizli'nin gidişinden sonra koltuğa Magath mı oturacak, Ramos mu, yoksa Lucescu'nun tazminatı Yıldırım Demirören'in cebinden mi çıkacak derken Getafe'de şahlanıp, Real Madrid'de şampiyonluk yaşayan Bernd Schuster göreve geldi. Alman hocanın göreve gelişi Beşiktaş için çok önemli, çünkü kendisi disiplini ön planda tutan bir teknik direktör, hücum futbolunu da biliyor ve üstüne üstlük beyanatlarına göre futbola aç bir şekilde geliyor. Hayırlı olsun diyor, başarılar diliyorum...



Geldi mi, geliyor mu, 2-2 mi? Derken Ricardo Quaresma, Beşiktaş'ın kadrosuna dahil edildi. Türkiye standartlarının üstünde bir transfer ve belki de önümüzdeki senelerde bile ismen gölgede bırakılamayacak bir olay; Beşiktaşlılar da şu an coşmuş durumda ve haber yorumlarında "Dünyanın en büyük 2. oyuncusu, Ronaldo 7 numarayı giymiş dikkat edin Q7'ye nispet yapıyor, Türkiye'ye gelmiş en kariyerli futbolcu, artık Fenerbahçe bitti Gera denen ne olduğu belli olmayan adamı bile alamıyor" gibi ekstremum noktalarını zorlayan ifadelere girişildi bile. Herkes Anelka, Hagi, Jardel, Ortega gibi bu lige büyük gelmiş yıldızları çoktan unuttu ve daha sahaya çıkmamış bir adamın heykeli bile dikilecek!

Ancak Inter'de 4 maça çıkmış olması, Mourinho gibi bir hocanın Şampiyonlar Ligi listesine layık görmeyişi, Beşiktaş'ta bir ihtimal Mustafa Denizli'nin direnişiyle gönderilmesine sebebiyet veren futbolculara maaş ödenmeme problemleri epey büyük bir soru işaretlerini ortaya koyuyor, umarım bu belirsizlikler Quaresma'nın 'Quaresma' gibi oynamasıyla ve futbolculara hak ettiklerinin teminiyle önlenir...



Steve McClaren, PSV, Feyenoord ve Ajax hakimiyetini mükemmele yakın futbol oynayarak kıran Louis Van Gaal'in AZ Alkmaar'ından sonra bir devrim daha yaptı ve Twente'yi tarihinde ilk defa şampiyon yaparak hem Eredivisie hem de kulüp tarihine geçti. Bu şampiyonlukta kilit rol oynayan Miroslaw Stoch ise "35'inde gelir ancak" dedirtecek bir futbol ortaya koymuş olmasına rağmen Fenerbahçe ile sözleşme imzaladı. Fenerbahçe'ye faydalı olacağını düşündüğüm Stoch'un, ülkemizde oynanan sert futbol yüzünden yıpranacağı endişesini taşıdığımı da belirteyim.



Şimdi ne olacak? Bu sorunun cevabı uzun vadede alınacak gibi duruyor. Daum'la devam kararı alan Aziz Yıldırım yönetimi, Süper Lig şampiyonluğu gibi bir 'pire' için yaktığı yorganın bedelini Daum'a ödettiremedi ve Daum bu sefer, muhtemelen bu ülkeye tekrar adım atmak için ortaya koyup kabul ettirdiği, şartlarından feragat etmedi.

Açıkçası iyi bir-iki golcüsü olsa ya da inat etmeyip Semih'i sahaya sürse kimse Fenerbahçe'yle alay edemeyecekti, Lille maçında da ligin son maçı Trabzonspor karşılaşmasında da bunu gördük; Türkiye Kupası finaline değinmeye gerek görmüyorum, çünkü Zico zamanında bile yeterli bir oyun sergilenmedi ve hakem yardımıyla elenildi.

Fenerbahçe'yi sanki düşmekten son anda kurtulmuş gibi, önümüzdeki sezon iddiasız görenler var; ama unutmayalım ki 10'ar puan fark atıldı böyle düşünenlere. Ha ben Daum'dan birşey olmayacağını hep söylerim, ama "artık Fenerbahçe bitti", "Beşiktaş'ı zorlayacak tek takım belki Galatasaray olur" gibi beyanatların hiçbirine katılmıyorum. Ben yine ne olacağını sahada görme taraftarıyım; ama açıkçası artık Fenerbahçe'yi bir beklenti içinde izlemem mümkün değil, öylesine bakacağız maçlara bu sezon. (İfadeler çelişti gibi oldu, ama beklentim olmadığı halde çizilen çaresizlik tablosunun da gerçekçi olmadığını düşünüyorum)

Not: Aykut filan da yanmadı, şu anki tabloda alan razı satan razı bence, olan taraftarın sinirlerine olacak yine...



Bu arada es geçmişim, şimdi fark ettim ve yazımı düzenleyerek ekliyorum. Yıllardır Galatasaray tarafından her sezon transfer edilen Federico Insua, Türkiye'ye Bursaspor kanalıyla giriş yapmış bulunuyor. Açıkçası şampiyon olmuş ve Avrupa'da mücadele edecek bir takımın izlemesi gereken tavra yakın bir çizgi görüyoruz Bursaspor'dan, nokta atışı transferler ile iyi kadronun daha iyi hale getirilmesine çalışılıyor. Dilerim ki yetenekli olduğu su götürmez olan Insua, Bursa'nın kaliteli yerlileriyle güzel bir oyun ortaya koyar.

0 Comments: